25 Eylül 2016 Pazar



              

Kadın, ellerinde kırmızı ojeleri ve en az çay içtiği bardağın beli kadar ince beli, bir o kadar ince ruhu ile ince sigarasından bir nefes daha alırken ince düşünceler geçiriyordu, derinden. Dağılan dumanın havayla temas ettiği buğulu çizgilerin arasında kaybolurken düşünceleri, bir küfür savurdu en okkalısından. Bu kadar ince bir kadının bu kadar çirkin sözler söylemeye hakkı yok muydu sanki? Vardı elbette. Küfür, herkesin hakkı olmalı diye geçirdi içinden, onlarca kez ayıplanmıştı oysaki. Sonra bir küfür de onlara salladı.. Kadın, kadın olmanın verdiği inceliği kaldıramadı daha fazla. Narin bedenine yüklenen onlarca çirkin düşünce, duyduğu onlarca hakaretin ruhuna işlenişi, her gün onlarca bakışın altında kendini dünyanın en kirli nesnesi gibi hissederken, onlarca çift çirkin gözün üstündeki kıyafetleri parçalarcasına onu seyrettiğini fark edip, onlarca elin bedeninde gezindiğini hissederken sustuğu kadar haykırıyordu şimdi. Kadın, kadın olmanın inceliğini ettiği küfürlerle sonsuzluğa savruşturdu.
İnce belli, ince ruhlu, ince parmaklı ince kadın, ince sigarasından çektiği nefesini, incelikle geri verdi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder